İzmir'de argo ve küfürlü ifadeler kullanmasından duyduğu rahatsızlık nedeniyle uyardığı erkek mesai arkadaşına argo söylemlerinin devam etmesi üzerine küfrettiği gerekçesiyle işten çıkartılan kadın, işe iade davasını kazandı.
Bir gıda pazarlama şirketinde müşteri yöneticisi olarak çalışan E.G, "küfürlü ifadeler ve cinsel içerikli şakalar yaptıkları" gerekçesiyle erkek çalışma arkadaşlarını "rahatsızlık duyduğunu" belirterek uyardı.
İddiaya göre, mesai arkadaşlarından "alışırsın, duymazdan gel" şeklinde cevap alan E.G, küfür ve şakaların artması üzerine çalışma arkadaşıyla tartıştı. Tartışma sırasında arkadaşına ve eşine küfreden E.G'nin savunması istendi.
Küfrettiğini kabul eden E.G'nin iş akdi, "İş arkadaşınıza karşı saygı ve nezaket sınırlarını aşan küfürlü söylemlerde bulunduğunuz, bu davranışlarınızın ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, güven ilişkisini derinden sarstığı, iş yerindeki çalışma barışını bozduğu, savunmanızda gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunuz kanaatine varılmıştır. Bu nedenle iş akdinizin devamı imkansız hale gelmiş olup iş sözleşmeniz İş Kanunu'nun 17. ve 18. maddeleri uyarınca ihbar tazminatınız ödenerek feshedilmiştir." gerekçeleriyle sonlandırıldı.
E.G, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebi ile mahkemeye başvurdu.
"EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI"
Dosyayı inceleyen İzmir 19. İş Mahkemesi, "E.G'nin mesai arkadaşlarının küfürlü konuşmalara ilişkin şikayetlerine dair iş yeri yetkililerince adım atılmadığına" kanaat getirdi.
E.G'yi haklı bulan ve işe iade talebinin kabulüne karar veren mahkeme, kararında şu ifadelere yer verdi:
"Normal şartlarda davacının kullandığını kabul ettiği küfürlü ifade, saygı ve nezaket sınırlarını aşan cinste ifade olup, geçerli fesih nedeni olabilecek ağırlıkta ise de davacının sürekli küfürlü ve argo konuşmalara maruz kalması, uyarı ve şikayetlerin de sonuçsuz kalması ve E.G'nin sarf ettiği ifade öncesinde de benzer şekilde ağır küfürlü ifadelerin kullanıldığı dikkate alınmalıdır. Davacının yaşanan olaylara tepki amacıyla küfürlü konuştuğu, erkek çalışanların söylemleri karşısında ifadelerinin tolere edilebilir düzeyde olduğu, bu nedenle fesih işleminin ölçülü olmadığı ve feshin son çare olması ilkelerine de aykırı davranıldığının kabulü gerekmiştir. Ayrıca çalışanlar arasında yaşanan bu olaylar üzerinde yapılan disiplin soruşturması neticesinde, sadece davacının iş akdinin feshedilmiş olması eşitlik ilkesine de aykırıdır."
İtiraz üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi de "Davacının feshe gerekçe yapılan eylemi ile iş yerinde çalışma barışının, iş yeri düzeninin bozulduğunun ispat edilememiş olması ve feshin ölçüsüz bulunması" nedenleri ile istinaf başvurusunu esastan reddetti.
"TAZMİNAT ÖDEMESİ GEREKİYOR"
E.G'nin avukatı Ömer Çağdaş, müvekkilinin 9-10 ay kadar sürekli küfürlü söylemlerin bulunduğu ortamda çalıştığını ve bundan çok rahatsızlık duyduğunu söyledi.
Çağdaş, müvekkilinin verdiği tepkinin mahkemece "tolere edilebilir" bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Müvekkilimiz, erkek egemen sektörde kadın olarak çalışmanın zorluklarından bahsetti. Son olarak 3-4 erkek çalışanın bir toplantı esnasında çok fazla küfürlü sözler nedeniyle rahatsız olduğunu söylüyor, tepki veriyor ve tartışma çıkıyor. Müvekkilimizden tartışma esnasında küfürlü cümle çıkıyor. Diğer işçiler davada bunu müvekkilimizin aleyhine kullandı, 'o da küfretti' şeklinde. Müvekkilim 9-10 ay boyunca maruz kaldığı söylemler sonunda bu durumu kanıksamıştı. İş yerinde herkes bu şekilde konuşuyormuş, müvekkilin ağzından bir anda refleks olarak çıkmış."
Çağdaş, müvekkilinin işe iade kararından duyduğu mutluluğu ifade ederek, "İstinaf mahkemesinin kararı kesin olarak verildi. Bu kararı aldıktan sonra 10 gün içerisinde işverene işe başlamak yönünde ihtar gönderiyoruz. Bu ihtardan sonra işverenin 30 gün süresi var. 30 günde müvekkili işe davet edebilir. İşe başlatmayacaksa işe başlatmama ve boşta geçen süre tazminatlarını müvekkile ödemesi gerekiyor." dedi.