CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerin ardından dün akşam ilk kez canlı yayına çıkarak açıklamalarda bulundu. Sözcü TV'ye katılan Kılıçdaroğlu, gazeteciler Uğur Dündar, Alişar Delek, İsmail Saymaz ve İpek Özbey'in sorularını yanıtlarken özellikle Uğur Dündar'ın bir sorusu sosyal medyada gündem oldu. İşte Dündar'ın sosyal medyada çokça paylaşılan o 'istifa' sorusu ve Kılıçdaroğlu'nun verdiği yanıt...
"ADETA CAMİ AVLUSUNA TERK EDİLMİŞ KİMSESİZ ÇOCUKLAR GİBİ YALNIZ BIRAKTINIZ! NİÇİN BUNU YAPTINIZ?"
Programda gazeteci Uğur Dündar Kılıçdaroğlu'na şöyle bir soru yöneltti:
"Seçim kampanyanız boyunca size gönülden destek verdik. Ben şahsen verdiğim bu destekten dolayı asla pişman değilim. Çok çalıştınız çok gayret sergilediniz toplumu birleştirip bütünleştirmek için elinizden gelen tüm gayretleri sergilediniz. Ancak seçim gecesi ekrana çıkıp seçimi yenilgiyle tamamladığınızı ama yenilginin kaybetmek anlamına gelmediğini ve bu yenilginin nedenleriniz izah ederek Türkiye’ye güçlendirilmiş parlamenter sistemi yani gerçek demokrasiyi getirme sözünü veren bir lider olarak, batıdaki mevkidaşlarınız gibi, 'Evet böyle oldu ama ben tüm sorumluluğu üstüme alıp istifa ediyorum' diyebilirdiniz ve böylece bir ilki Türk siyasi tarihinde başlatabilirdiniz...
Gerçi partinizin dinamikleri sizin istifanıza hiçbir zaman geçit vermezdi diyebilirlerdi ki efendim Kurultay var, Kurultay’a kadar parti sahipsiz kalmasın. Böylece siz bir güç tazelemesi de yaparak konumunuza devam edebilirdiniz Ancak hem o gece böyle bir davranışı sergilemediniz ki bence size yakışan o olurdu.
Ayrıca 12 gün boyunca size gönülden destek veren ve kazanacağınızı ümit ederek tüm çabalarını sergileyen yurttaşlarımızı, seçmenleri bir iki meslekdaşımızla kısa görüşmelerin dışında, adeta cami avlusuna terk edilmiş kimsesiz çocuklar gibi yalnız bıraktınız. Niçin bunu yaptınız?"
Kılıçdaroğlu'nun, Dündar'ın bu sorusuna yanıtı ise şöyle oldu:
Şöyle başlayalım. Bir... Sordunuz, bir pişmanlık duyuyor musunuz diye. Bugüne kadar yaptığım çalışmalar ki bunu özveriyle yaptığıma inanan birisiyim, bunlardan herhangi bir pişmanlık duymuyorum. İki, Türk siyasetinde önemli bir aşamayı kaydettik. Demokrasiye taraftar olanlar, demokrasiyi savunanları Cumhuriyet Halk Partisi bir araya getirdi. Bizim siyaset tarihimizde bir ilktir, ama bunlar konuşulmuyor, unutuldu bunlar. Oysa bunların konuşulması lazım. Üç, iktidar olduğumuzda neler yapacağımız konusunda oturup bir yıl çalıştık ve bir mutabakat metni hazırladık. Hayatın her alanı, ekonominin her alanı, sosyal yaşamın her alanıyla ilgili neleri yapacağımızı ortaya koyduk. Yeteri kadar anlattık mı tartışılabilir. Ve öyle bir noktaya geldi ki toplumun her kesimiyle diyalog kurduk. Apartman görevlisinden tutun sanayicisine kadar... Her şeyi anlatmaya çalıştık, dolayısıyla sosyal kimlikler üzerinden de giderek toplumun her kesimini kucaklamaya çalıştık. Bunu yaptık mı yaptık. Ha yeteri kadar oldu mu olmadı mı bu tartışılabilir. Ama önemli adımlar attığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Tabii biz kazanacağımıza inanıyorduk. Sadece biz değil, neredeyse bütün anket firmaları kazanacağımızı söylüyordu, biz de kazanacağımıza inanıyorduk. O bağlamda 6 lider ve 2 büyükşehir belediye başkanı arkadaşımızla beraber alanlara çıktık mitinglerimizi yaptı. 3 mitingimizi bütün adaylar beraber, onun dışında her bir genel başkan, büyükşehir belediye başkanları değişik yerlerde mitingler yaptılar ve toplumun her kesimini kucaklamaya özen gösterdik. Doğru, medya da buna inandı. Yani sizler de inandınız, dediniz ki artık Türkiye'de bir değişim var ve bu değişimin sonucu ortaya çıkacak diye. Ama beklediğimiz olmadı. Siz beklediğimizin olmamasının elbette doğal olarak bizim üzerimizde bir üzüntüye yol açtığını herhalde kabul edersiniz. Biz de insanız sonuçta, yani emek harcadınız, çaba harcadınız, belli bir yere geldiniz, üzüldük bundan. Üzüldük ama yine de ben o akşam konuştum. O akşam 6 lider bir araya geldi. O akşam bir toplantı yaptık. Daha sonra da bir toplantı yaptık ve yine bu salonda yaptım basın toplantısı. Bu salonda da yine basın mensuplarına seslendim, düşüncelerimi ifade ettim. Arkasından doğal olarak Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir sefer çok iyi tanımak lazım, Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir parti değil. Cumhuriyet Halk Partisi bir lider partisi de değil. Cumhuriyet Halk Partisi kökleri Kuva-yi Milliye'ye uzanan, demokrasi konusunda, ülkenin bağımsızlığı konusunda büyük mücadeleler veren bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi liderlerinin tarihte görülür, bakıldığı zaman görülür; en zor sınavları veren genel başkanlardır. Suikastler yapılmıştır, linç girişimleri yapılmıştır, pek çok olaylar CHP genel başkanlarını bu olumsuz olaylarla karşılaşmışlardır. Ama asla ve asla geri adım atmamışlardır. O akşam oturduk konuştuk, hem liderlerle hem de biz kendi partili kurmay arkadaşlarımızla oturduk konuştuk. Nasıl bir yol yöntem izleyelim diye. Önce arkadaşlarımızı yani parti meclisimizi topladık, MYK'mızı topladık, milletvekillerimizi topladık. Grubumuzla beraber her bir arkadaşımız parti meclisinde oturdu bütün ayrıntılarıyla masaya oturduk ve çalıştık. Meclis grubumuzu topladık, oturduk ve durumu değerlendirdik.