Diyetisyen Edanur Usta, yaz tatilinde beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenlere ve tatil sürecinde yapılan detoksların psikolojik açıdan bireylere etkilerine dikkat çekerek uyarılarda bulundu. Tatil zamanı besin tüketimini kontrol edemeyebileceğimizi vurgulayan Dyt. Usta, “Tatilde her zamanki rutininizin dışında yiyecekler denemiş olabilir veya porsiyon kontrolü yapamamış olabilirsiniz. Ağırlık yönetiminizi sağlayamamış, beklediğiniz hedeflerle dönememiş de olabilirsiniz. Eyvah, şimdi ne yapacağım, tatil kilomu nasıl vereceğim, hangi detoksu uygulasam da bir an önce bu kilolardan kurtulsam gibi sorularla kendinizi stresle boğuşuyor gibi bulabilirsiniz. Öncelikle derin bir nefes alın ve şunu kendinize hatırlatın: Tatiller toksik değildir ve sizin tatil detoksu yapmaya ihtiyacınız yok. Ne yazık ki, detoks düşüncesi anda kalmayı sağlayamamakla birlikte bizleri strese sokup yiyecekleri zehir gibi görmemize sebep olabilir” diye konuştu.
“ANI YAŞAMAYA ÇALIŞIN”
Tatilimizde detoksa odaklanmak yerine huzur ve mutluluk duymak için ana odaklanılması gerektiğinden bahseden Dyt. Usta, şunları söyledi: “Detoks, istenmeyen bir toksinin vücudunuza girdiği anlamına gelir. Tatilden sonra detoks, tatil zamanı tükettiğimiz yiyeceklerin bir şekilde zehirli olduğu ve vücuttan uzaklaştırılması gerektiğini hissettirir. Bu tarz düşünceler psikolojik ve fizyolojik sonuçlar doğurmakla birlikte kaygı, stres, endişe oluşturabilmektedir. Tatilde aklınızın bir köşesinde toksik gıdalar olduğu sürece olumlu deneyimler yaşamamız bir o kadar güç olacaktır.” “Kilo artışı olduğu zaman panik yapılmamalı” Geçtiğimiz Kurban Bayramı sebebiyle yoğun et tüketimi, azalan sebze tüketimi, sıvı alımının azalması, öğün düzensizlikleri olabildiğini ifade eden Dyt. Usta, “Bu etkenler vücutta ödem artışına, bağırsak hareketlerinde değişikliklere, sindirim sorunlarına neden olabilmektedir. Dolayısıyla, tatilden döndüğünüzde kilo artışlarının görüldüğü durumlarda panik yapmak yerine süreci nasıl yönetebileceğinizi bilerek adımlar atmak, daha sağlıklı kararlar almanızı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
“ŞOK DETOKSLAR YERİNE KARACİĞERİNİZİ DİNLENDİRİN”
Tatil sürecinde beslenme rutinlerinin dışına çıkılabildiğini aktaran Dyt. Usta, “Rutinlerin dışına çıkıldığı, sosyalleşme ile birlikte yeme-içme miktarında artışların sonrasında, organizmayı dinlendirmek, karaciğeri desteklemek önemlidir. Ancak bunun için enerjisi çok düşük, şok detokslar yapmak yerine tatil dönüşü karaciğerinizi dinlendirmek önemlidir” ifadelerini kullandı. “Tatil dönüşü sebze tüketin” Dyt. Usta, karaciğeri dinlendirebilmek için yapılabilecekleri şu şekilde açıkladı: “Kırmızı et tüketimini azaltıp beyaz et tüketimine öncelik verin. Her öğününüzde mutlaka sebze tüketin. Hamur işi, beyaz ekmek, rafine şekerli gıdalar gibi basit karbonhidrat tüketimini azaltın. Tatil dönüşü ödem olabileceğinden bol su tüketimine dikkat edin. Olabildiğince renkli beslenmeye çalışın. Özellikle kırmızı meyve ve sebzelere öncelik verin. Günlük rutinlerinize orta tempolu yürüyüşler dâhil edin.”
FAZLA KİLOLARI ATMAK İÇİN ÖNERİLER
Tatil sonrası kilolardan nasıl kurtulunacağına değinen Dyt. Usta, şu önerilerde bulundu: “Tatilde geçirdiğiniz mutlu anları, hoş sohbetleri hatırlayarak serotoninizi yani mutluluk hormonunuzu yükseltmek. Tatilde yediklerinizden pişman olup kortizol hormonunuzu arttırmak yerine, hoş bir yaz salatasıyla dopamininizi artırmak. Stresle birlikte tetiklenen insülin hormonunuzu taze sebze ve meyvelerle dengelemek. Sıvı alımınızı destekleyerek mide ve bağırsak sağlığınıza katkıda bulunmak.”
“KÜÇÜK BESLENME İPUÇLARINA ODAKLANIN”
Besin tüketimine dikkat edildiği sürece sosyal ve psikolojik açıdan iyi olunabileceğinin altını çizen Dyt. Usta, “Artan seratonin ve dopamin, azalan kortizol hormonu ve beraberinde iyi işleyen bir sindirim sistemi ağırlık yönetiminiz için önemlidir ve sizi yağ dokunun depolanmasından korur. Beslenme alışkanlıklarınız sürdürülebilir olduğu sürece sağlık tanımını karşılayacaktır. Yani fiziki, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma halinin sağlanması sürdürülebilir bir beslenme yaklaşımı ile olabilir. Ya hep ya hiç mükemmelliyetçiliği yerine yediklerinizi nasıl dengeleyeceğinizi, tüketim sıklığını ve porsiyonlarını öğrendiğiniz sürece fiziki olarak iyi olacaksınız. Özel günlerde, sevdiklerinizle paylaştığınız anların tadına vararak sosyal olarak iyi olacak, yediğiniz besinlerin içeriğine, kalorisine odaklanmak yerine size hissettirdiği duygu ile ilgilenmeniz ve stres, kaygıdan kaçınmanız ruhsal iyiliğinizi sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki bizler robotik varlıklar değiliz.
Bedenimizle, ruhumuzla varlığımızı sürdürüyoruz. Değerli anların kıymetini bilerek, küçük de beslenme ipuçlarını öğrenerek süreci rahatlıkla yürütebileceğinizi bilmelisiniz” ifadelerini kullandı.