Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile Cumhurbaşkanı Danışmanı Maksut Serim'in adına düzenlenmiş sahte dekontları sosyal medyada paylaşan 15 sanığın yargılandığı dava başladı.
Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. İddianamenin özetinin okunmasının ardından sanıklara söz verildi. Sanık Salim Faruk Kızılırmak, müşteki İnce'ye ait görüntüleri WhatsApp hesabına kimin yolladığını ve bahse konu görüntüyü paylaşıp paylaşmadığını hatırlayamadığını iddia etti. Sahte müstehcen görüntüleri "Gezginler canlandı" adlı WhatsApp grubundan yaydığı iddiasını da reddeden sanık, "Avukatım bu videonun sayın İnce'yle bir ilişkisi olmadığını söyledi. Sahte olan banka dekontlarını ben üretmedim. Herhangi bir bilgim yoktur. Paylaşım içeriğindeki yorum benim oluşturduğum yorum değildir. Başkasının yorumunu kopyalamış olabilirim. Daha önce sayın İnce lehine 4-5 tane paylaşımım mevcuttur. Bir önceki seçimde Muharrem İnce lehine çalıştım, oyumu da kendisine verdim" diye konuştu.
Kızılırmak, cezaevindeyken kalp krizi geçirdiğini, Etlik Şehir Hastanesinde tedavi görmesinin ardından tahliye olduğunu ve sonra annesinin de hasta olduğunu öğrendiğini belirterek, ona bakmakla yükümlü olduğundan imza atma adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etti.
‘İNCE'NİN İTHAMLARI BENİ ÇOK ÜZDÜ’
Sanık Gülsün Ağacık da hiçbir siyasi partiye üye olmadığını söyledi. Muharrem İnce'nin son yıllardaki açıklamalarını doğru bulmadığını belirten Ağacık, "Ben Atatürkçüyüm. İnce'nin ithamları beni çok üzdü, kendisini engelledim. Dekont olayının sahte olup olmadığını bilmiyorum. Söz konusu paylaşım sosyal medyada birçok kez paylaşıldı. Sosyal medyanın bir gücü var. Tanınmış kişiler de paylaşınca olayın gerçek olduğunu düşünüyorsunuz. Diğer sanıklarla ilk kez nezarethanede tanıştık. Zaten sonrasında söz konusu paylaşımın yanlış olduğunu anlayınca sildim. Ben bile isteye kimseye zarar verecek biri değilim" ifadelerine yer verdi.
Sanık Mustafa Cengiz Çakar da 32 yıl kamuda görev yapmış 43 yıllık bir doktor olduğunu, sosyal medyadaki paylaşımı nedeniyle suçlandığını ancak paylaşımdaki bilgi ve belgeleri kendisinin üretmediğini ifade etti. Sanık Çakar şunları söyledi:
"Ben yalnızca vergi veren bir vatandaş olarak dekontu görünce 'Bizim vergilerimiz' yazısını yazdım. Kimseye hakaret etmedim. Herhangi bir gizli belge ele geçirmiş değilim. Suç işleme kastım yoktur. 2018 seçimlerinde de İnce'yi destekleyen birisiydim. Böyle sahte içerikler bizi de aldattı. Mağdur edilmiş durumdayım."
Sanık Seyfullah Turan da dekont görselini kendisinin oluşturmadığını savundu. Sosyal medyadaki dekontun sahteliğini anlayacak kadar uzman olmadığını ifade eden sanık Turan, "Bir belgenin sahte olup olmadığını grafoloji uzmanının incelemesi gerekmektedir. Paylaşımda mağdurların sadece isimleri geçmektedir. Bunlar kişisel veri niteliğinde bilgiler değildir" ifadelerini kullandı.
'BELGENİN SAHTE OLDUĞUNU DA ANLAYAMADIM'
Sanık Tülin Köksal da dekontun sahte olup olmadığını bilmediğini, evrakı kendisinin hazırlayacak kadar teknolojiyi bilmediğini söyledi. Köksal, "Ben tamamen gazetecilik refleksiyle bu paylaşımda bulundum. Bu belgenin sahte olduğunu da anlayamadım. Gazeteci olarak bilindiğim için ciddi bir saldırıya uğradım ve kullanıcı adı kısmını değiştirdim ve sonrasında sahte dekont yayınladığım için özür diledim. Ben 40 yıllık gazeteciyim. Hakkımda yaptığım haberle ilgili hiçbir dava açılmadı. Ben yaptığım hata için sayın İnce'den tekrardan özür diliyorum" dedi.
Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, savunmaları alınan sanıklar hakkında devam eden adli kontrol tedbirlerinin ayrı ayrı kaldırılmasına karar verdi. Savunması alınmamış sanıklar hakkında mevcut adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı 21 Şubat 2024 tarihine erteledi.