Seçimlerin ardından faizlerdeki hızlı yükseliş devam ediyor.
Sözcü'nün haberine göre; Merkez Bankası (TCMB) seçim sonrasında imza atılan U-dönüşüyle birlikte politika faizini yüzde 9,5’ten yüzde 25’e çekerken, kredi faizleri de hızla artıyor.
Bankalarda ortalama ihtiyaç kredisi faizleri geçen hafta yaklaşık 7 puan daha artarak yüzde 59,71’e ulaştı. İhtiyaç kredisi faizlerinde iki haftalık yükseliş 13 puanı aştı.
Bu oran, 21 yılın en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçerken birçok vatandaş ise bu oranın üzerinde oranlarla karşı karşıya kalıyor.
Seçim öncesinde yüzde 30’lar seviyesinde olan ortalama ihtiyaç kredisi faizleri, seçim sonrasındaki dört ayda yaklaşık iki katına çıkmış oldu.
TAŞITTA, KONUTTA, TİCARİDE SERT YÜKSELİŞLER
Geçen hafta ortalama taşıt kredisi faizleri de yaklaşık 10 puanlık yükselişle yüzde 46,46’ya yükseldi.
Taşıt kredisi faizleri seçim öncesinde yüzde 20’ler seviyesindeydi ve seçim sonrasında bu kredi türünde de faizler ikiye katlanmış oldu.
Seçim öncesinde limit düşük tutulsa da yüzde 16’ları gören ortalama konut kredisi faizleri de geçen hafta yaklaşık 3 puanlık artışla yüzde 38,85’e yükseldi.
Seçim öncesinde uygulanan faiz tavanıyla birlikte yüzde 14’e kadar gerileyen ortalama ticari kredi faizleri de geçen hafta yaklaşık 3 puanlık yükselişle yüzde 40,87’ye ulaştı. Ticari kredi faizleri seçim öncesine göre üçe katlanmış oldu.
Seçim öncesinde haftada 100 milyar TL’nin üzerinde seyreden kredi hacmindeki büyüme ise geçen hafta 20 milyar TL oldu.
TCMB’nin bankaları kur korumalı mevduattan (KKM) standart TL mevduata geçişi zorlayan düzenlemesinin ardından mevduat faizlerinde de hızlı yükseliş yaşanıyor.
Gösterge kabul edilen 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi geçen hafta yaklaşık 3 puanlık artışla yüzde 40,87’ye geriledi.
NEDEN YÜKSELİYOR?
Hükümet seçim öncesinde ekonomide çarkların hızlı dönmesini sağlamak için döviz kurlarını yatay, faizleri de düşük tutmaya çalışmıştı ancak bu politika Türkiye’yi büyük bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine getirince seçim sonrasında U-dönüşüne imza atıldı.
Seçim öncesinde döviz rezervleri tüketilerek, döviz işlemleri kısıtlanarak ve yabancı ülkerden örtülü borçlar alınarak düşük tutulmaya çalışılan döviz kurları, seçim sonrasında kademeli olarak “serbest” bırakılmıştı.
Kur artışına eşlik eden vergi artışlarıyla birlikte enflasyon tekrar hızlanmıştı.
Bu tablo karşısında ise faizler mecburen yukarı çekildi.